Buram buram deniz kokan İzmir’de doğmuş, büyümüş ve bu güne kadar hep İzmir de yaşamış olmama rağmen denizi değil hep toprağı, ağaçları, her türlü bitki örtüsünü, yeşili çok seven bir İzmirliyim. Küçücük saksılarda, kocaman mutluluklarla yetiştirdim hep çiçeklerimi. Her tomurcukta mutlu oldum, dalı kırıldığında ağlamaklı. Çocukluğum apartmanda en üst kat olan evimizin balkonunda yetiştirdiğim çiçeklerimle, biraz daha cesaretlenince saksıda çilek, biber, domates sevdası ile geçti. Sonra uzun okul yılları, iş hayatı heyecanı, kariyer oluşturma yılları, evlilik, uzun sağlık sorunları ile dolu yıllar ve hayatımın en güzel hediyesi anne oluşum… Ama hala saksılarda çiçeklerim… Oysa gönlüm, ruhum, hep yaşamak istediğim yemyeşil doğanın içinde. Baktığımda sadece yeşil görmek, en çok sevdiğim zeytin ağaçlarıyla örülü, yeşilin her tonu… Cıvıl cıvıl, renk renk çiçeklerim, kendi yetiştirdiğim domates, biber, fasulye, patlıcan, en sevdiğim börülce, bamya… Ya meyve ağaçlarım? Sırayla çiçeklerle donanacak bademler, kayısı, şeftali, erik, kiraz, vişne… İçinde, her biri boynuma sarılacak ve bizi hep koruyacak olan köpeklerim, her gün folluktan yumurtalarını toplayacağım tavuklarım, sabah konserinde horozlarım, kazlarım, ördeklerim, hindilerim, tavşanlarım ve daha sonra kuzularım, keçilerim, ineklerim ve tabii kızım için atlarım… Gün doğumunda kuşların cıvıl cıvıl ötüşleri, sonra dinlemeye doyamayacağım kekliklerim… Benim için bu dünyadaki cennetim; hep yaşamak istediğim çiftliğim.
Yoğun ve stresli iş tempomuz, kızımızın şehrin gürültüsü ve kirliliğinden uzak, şehir dışında büyümesi isteğimiz ve benim hayalimde hep yaşattığım doğaya kavuşma arzusuyla İzmir’in en nezih ve en güzel ilçesi Güzelbahçe’ye yerleşmemiz… Önceleri evimizin bahçesinde toprakla buluşma, derken bu en büyük hayalimi gerçekleştirmek için uygun yeri bulma arayışlarımız… Hem en kısa sürede herşeyden uzak olabileceğimiz, hem de iş hayatımızın ve kızımızın eğitimi nedeniyle heryere yakın olabileceğimiz bir yer… Hem herşeyden uzak, hem herşeye yakın. Üstelikte öyle dümdüz ova değil hayalim; eğimli ve karekterli bir arazi olmalı. Çepeçevre yeşil ve iki yamaç arasında körfezin o muhteşem manzarası… İşte Belle Jardin bu büyük hayalin, tıpatıp hayal edildiği gibi gerçeğe dönüştüğü, Güzelbahçe merkezden 5 dakika içinde Küçükkaya köyü yolu başlangıcında karşınıza çıkıyor. Hem herşeye, heryere çok yakın, hem herşeyden çok uzak. Muhteşem bir yayla havası, doğanın kucağında büyük kısmı hayranı olduğum zeytin ağaçları ile kaplı, ceviz, badem ve tüm meyve ağaçlarının yer aldığı, hayal ettiğim herşeyi içinde barındıran cennetim: BELLE JARDIN. Adını yaşamaktan büyük keyif aldığım Güzelbahçe’den alıyor. Fransızca olmasının sebebi de biliyor olmaktan her zaman mutlu olduğum ve en çok sevdiğim yabancı dilin Fransızca olmasından.
Çocukluğumdan beri kurduğum hayalim Belle Jardin… İçinde hep sevgi, mutluluk ve keyif barındırıyor. Hayalin gerçeğe dönüşmesi ve ne mutlu ki bu hayale yol arkadaşım, iş ortağım eşimin de sahip çıkması… İş tempomuzdan arta kalan her zamanda düzenli ve sistemli bir çalışma ile arazinin temizlenmesi, düzenlenmesi, doğanın sürprizleri ile başa çıkabilmeyi öğrenmemiz… Örneğin İncir ağaçlarımdan birinin teraslama çalışması nedeniyle kesilmesi gerekirken, buna izin vermeyerek, yerinden alınıp daha mutlu yaşayacağı yere taşınabilmesi için, aylarca ağacımın uyumasını beklemek ve tüm çalışmayı aylarca durdurma ya da bu bölgede yetişmeyeceği söylenen fideleri dikerek ve onların gözünün içine bakarak, sabırla ve inançla ilk çiçek açtıklarını görmek ve ilk meyvelerini toplamak… Mutluluk; çiftliğin her eksiğinin tamamlanması değil, o gidilen yolun kendisi benim için. Filizlenen her fidan, çiçeklenen her dal, meyvesini topladığım her ağacım… Akşamüstleri serinde topladığım sebzelerim, daha toplarken tadına doyamadıklarım… Sabredemeyip orada yemeye başladıklarım… Geleneksel yöntemlerle, hani eskiden köylerde yapılan şekliyle yetiştiriyoruz sebzelerimizi. Şimdilerde çok moda olan ve pek kullanmaktan hoşlanmadığım organik tarım yerine, doğal tarım demek istiyorum. Doğal ortamda, doğal mücadele yöntemleri ile…
Uzun yıllardır bölgemizin karakteristik tarım ürünü olan kuru incir üretim ve paketlemesini ISO 22000-2005 kalite standartları ile yapan gıda işletmelerimiz ve bu ürünleri kendi markamızla özellikle Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi kalite standartlarının çok yüksek olduğu ülkelere ihracatını yapan ihracat şirketimiz olduğundan, yani işimiz gıda, insan sağlığı ve kalite olduğundan dolayı, bunca yıl biriktirdiğimiz tüm bilgi ve deneyimlerimizi de çiftliğimizde yetiştirdiğimiz her ürüne, yaptığımız her işe dahil ettik. Yıllarca işimiz gereği bölge insanını köy köy gezip tanıdığımız için onlardan sadece incirlerini satın almakla kalmayıp dostluklar da kurduk. O güzel insanlardan geleneksel tarım yöntemleri öğrendik, yastık altında saklanan tohumlarını bizimle paylaştılar. Bu yüzden Belle Jardin’de yetiştirdiğimiz her ürünün ayrı bir hikayesi var. Hepsinde yasanmışlıklar, emek, sevgi, özveri var.
Bu sevgiyle ekip biçtiklerimizin bizim ailece ihtiyacımızın çok çok üzerinde miktarlar olması ve sepet sepet tüm sevdiklerimizle paylaşmamızla başladı Belle Jardin ürünlerinin hikayesi. Yumurtalarımızda öyle. Doğal ortamda gezen, stressiz, mutlu tavuklarımızın yumurtaları hem tadının muhteşemliği hem tazeliği ile tüm yakın çevrem tarafından talep edilir oldu. Tabii önceliğim her zaman gözümüzün bebeği çocuklarımız ve özellikle bebekler oldu. Yumurta veremediğim dostlarım gönül koymaya başlayınca ve civcivlerim büyüdükçe tavuk sayımız arttı. Yıllardır zeytinyağına olan düşkünlüğüm ile taş sıkma, düşük asitli, doğal dinlendirme ile soğuk sıkım zeytinyağımız oluştu. Topladığım meyvelerimizden tamamen doğal, az şekerle yapılmış reçellerimiz, kendi sebzelerimizden yaptığımız turşularımız, bütün yıl tazeliğini koruyan ve sadece koruyucu olarak tuz kullandığım kavanozda kullanıma hazır domateslerimiz, salçalarımız, tarhanamız, acı biber soslarımız ve biraz daha cesaretlenince yapmaya başladığımız ev şarabımız, her sene daha da geliştirerek ve büyük keyifle… Derken yeni tatlar katma merakıyla oluşan otlu şarabımız… Bundan aldığım cesaretle ortaya çıkan vişne likörümüz… Hepsinde ayrı bir hikaye hepsinde ayrı bir yaşanmışlık var ama Belle Jardin Çitfliği’nin ve oluşan tüm ürünlerin en büyük ve ortak özelliği hepsinin içinde kocaman bir yürek, büyük bir özveri ve sonsuz sevgi olması.
Sevgilerimle,
Hale Dündar